Anayasa Sınavında Sivil Muhalefet

ANAYASA SINAVINDA SİVİL MUHALEFET

Şüphesiz anayasalar, ülkenin bütün sorunlarını çözemezler. Yine anayasalar, geriye yürümezler, yani tarihi değiştiremezler. Anayasalar bir boyutu ile içinden geçilen dönemin dengesini ve uzlaşma zeminini hukuki güvenceye bağlar, yarınlara da ışık tutarlar.

 

Türkiye çok partili hayata geçtikten sonra bile, zorunlu olduğu halde yeni anayasa yapmayı başaramamış ve nihayet 27 Mayıs darbesinden sonra 1961 Anayasası hazırlanmıştır. 12 Mart sonrası bu anayasada kimi düzenlemeler yapılmış, yine 12 Eylül darbesi sonrasında da 82 anayasası oylanmıştır.

 

Siyasal kamplaşma ve kutuplaşmalar, uzlaşmaya dayalı bir hukuk inşasına izin vermediğinde, bu görevi silah gücüyle yönetime el koyan askerler yaptılar. 82 Anayasası üzerinde çok sayıda değişiklik yapılmakla birlikte, esas itibari ile yeni  anayasa yapma hususunda siyasi uzlaşı bugüne kadar yakalanamadı.

 

En son Cemil Çiçek'in Meclis Başkanlığı döneminde mecliste grubu bulunan 4 partiden üçer milletvekili ile komisyon oluşturuldu. Ancak kararların oy birliğiyle alınması yöntemi nedeniyle, gerçekte kritik hiç bir düzenlemede uzlaşma sağlanamadı.

 

Bugünkü atmosferde de, "ülkenin öncelikli gündemi anayasa değil" veya "mevcut anayasayı uygulamadan yenisini yapmaya ne gerek var" gibi eleştiriler yüksek sesle dile getirilmektedir. Yeni bir anayasa yapılması ile ilgili en ciddi kaygı ise, anayasanın temel ilkelerinin ortadan kaldırılacağı iddiasıdır. Yani Bayrak, Türkçe, İstiklal Marşı, ülke bütünlüğü gibi ortak kazanımlar tasfiye edilecek endişesidir.

 

Anayasalar gizli hazırlanabilecek metinler olamaz. Aksine mecliste kurulacak komisyonun ön hazırlık sürecini tamamlaması ile birlikte düzenleme önce genel kurulda oylanacak, sonra yeterli sayı çıkarsa referanduma sunulacaktır. Bu durumda, meclisteki partilerden ve halktan saklayarak bir değişikliğin yapılması iddiası, gerçekçi değildir. Bunu bile bile, anayasa çalışmasının karşısında ya da dışında durmanın ülkeye kazandıracağı ne olabilir? Sözünüze, düşüncenize güveniyorsanız, çalışmalara katılır, itirazlarınızı ortaya koyarsınız. Kabul görmediği takdirde de bunu toplumla paylaşırsınız.

 

Anayasa yapmaya yetkili asli muhatap halktır. Siyasetin görevi, bunu kolaylaştırmak, toplumun önünü açmaktır. Mecliste yürütülecek Anayasa hazırlığında, doğru önermeler yapmanın kime ne zararı olabilir? Sivil düşünme, sivil muhalefeti organize edebilme, tam da böylesi dönemlerde hayati öneme sahiptir. İktidar ve karşıtlarının siyasal kutuplaşmasına taraf olmadan, toplumsal talep ve ihtiyaçları yeni hukuk inşasında gündeme taşımak, hem ülke sevgisinin  hem de toplum yararının gereğidir.

 

Dünyada ekonomik kriz dolayısıyla, kamuya dönüş, sosyal adalet, sosyal devlet ve ekonomik sosyal hakların güçlendirilmesi, temsili demokrasinin işlevlerini yitirmesiyle, katılımcı demokrasi mekanizmalarının hukuki güvenceye kavuşturulması yayılmaktadır.

 

Halkın belli sayıda imza toplayarak doğrudan yasa önerisi yapması ya da görevinin gereğini yapmayan siyasetçilerin görevden el çektirirebilmesi için imza toplama yoluyla geri çağırma mekanizmasının hayata geçirilmesi, modern demokrasiler için önemli doğrudan demokrasi araçlarıdır.

 

Sadece bu tip düzenlemeler için bile, yeni anayasa son derece kıymetli bir anlam ifade edebilir mecliste siyasi partilerin çalışmaya başlamasını beklemeden, sivil alanda meslek örgütlerinin gönüllü kuruluşların sendikaların akademik çevrelerinin, yerel medyanın, anayasa tartışmaları organize etmesi önemli bir fırsat oluşturacaktır. Toplumsal zeminden başlayan siyasal uzlaşma ile hayat bulan ve sonuçta yeniden halka sorularak rıza ve onay alınan bir anayasa Türkiye için büyük bir kazanç olacaktır.

Toplam Okunma Sayısı : 36