Başıboş köpek / Başı dolu köpek

BAŞIBOŞ KÖPEK / BAŞI DOLU KÖPEK

Başı -güya- dolularla başlayalım.



 

Resimdeki harita büyüdüğüm Dağlıoğlu Mahallesi'ne ait. Kırmızı yuvarlak içindeki çıkmaz sokak evimizin bulunduğu nokta idi.

 

O noktadan Adana merkezine (Küçüksaat'e) gidebilmemiz için Bahçelievler Caddesi'ne açılan üç çıkış vardı:

 

Bugünkü isimleriyle:

 

15114 Sokak, Havuzlubahçe sokak ve mavi işaret koyduğum noktadan başlayan 14008 Sokak. (Ben çocukken 738 Sokak'tı)

 

Sırasıyla:

 

1- Mavi işaretli noktada geniş arazili bir oduncu vardı. Oduncunun da köpeği.

 

Okul dönüşü mahallenin bazı zevzek çocukları oduncunun alanını geçtikten sonra köpeği tahrik edip henüz o noktayı geçmemiş olan çocuklara saldırtıp gülerlerdi. Hatırlıyorum da oduncuda çalışan onca adam da ne parmağını oynatır ne de gıkını çıkarırdı. Hiç olmazsa okul dağılırken köpeği bağlar insan.

 

2- Havuzlubahçe Sokak'ın en başında bir ev-bakkal vardı. Avcıydı sanırım. Zira dobermana benzeyen iki tane kapkara, tüysüz, kaslı köpeği vardı. Geçmeye en korktuğumuz noktaydı.Ve evet. Köpekler asla bağlı değildi.

 

3- 15114 Sokak ise patika yoldu. (Şimdi değil) Patika ile Havuzlubahçe Sokak arası boş araziydi. O arazinin Bahçelievler Caddesi kıyısında evler vardı. O evlerin de beslediği 4-5 köpek vardı. Bu köpeklerin hepsi hep beraber saldırırdı. Ve hiçbiri bağlı değildi.

 

"Çarşı'ya git" denildiğinde ürperirdik. Üç çıkışın üçü de köpekli. Ve hepsinin saldırısına maruz kalmışız.

 

Ama zaten okula gidip gelmek bile çileydi. Zevzeğin biri köpeği tahrik etmeden oduncuyu geçmeye çalışmak nedir Allah aşkına!

 

Çocuğuz. Köpek saldırınca ne yapabiliriz? Kaçamak bakışlarla, acele etmeden o noktayı geçmeye çalışıyoruz. Ama köpek yine de saldırıyor. Saldırmasa da tehdit ediyor.

 

Yani:

 

Şehirde köpek olmaz.

 

Olursa da ağızlıklı olmalı.

 

Sahipsiz ve tasmasız zaten olmamalı. Bahçemsi bir ortamdaysa mutlaka bağlı olmalı. Çoluk çocuk için, yaşlılar için, hayvandan korkup çekinen insanlar için.

 

Zira birinin özgürlüğünün başladığı yerde başkasınınki biter... Köpeklerinki de...

 

Gelelim başıboş köpeklere:

 

1998 yılıydı. Adana'da çalışıyordum.

 

Evimiz Yurt Mahallesi'nin Turgut Özal Bulvarı tarafındaydı. (Hâlâ orada).

 

Eve yakın bir fırın var. O fırının yeri '98 senesinde boştu. O noktada sadece geniş dalları olan bir büyük ağaç vardı.

 

Orada ve etrafında geceleri epey köpek doluyordu.

 

Carrefour gece 23.00'te kapandığından geç saatte eve dönüyordum.

 

Bir akşam eve döndüğümde bahsi geçen boşluğa geldiğimde bir anda 10 civarında başıboş köpeğin orada toplandığını gördüm. Hiç bu kadar köpeği bir arada görmemiştim. O an elim, ayağım boşaldı. Şoke haldeyim. Geri adım atayım dedim ama içlerinden biri beni görüp ayağa kalkarak havladı. Diğerlerinin de kulağı dikildi. Gözleri üzerimde toplandı. Kaçmak için artık çok geç. Bari korktuğumu belli etmeden dümdüz yürüyeyim dedim. O ayaklanan köpek tekrar bana havladı. Yürüyüp gidersem saldıracağı belli oldu. Ben korkuyorum ama korkunun ecele faydası yok. Paniğin de.

 

Tek yol kaldı: En iyi savunma hücum. Bir anda hayvanın bana havladığından daha yüksek bir sesle ona "hoşt"ladım. Hayvan bir adım öne gelerek yine havladı. Ben de bir adım öne çıkıp gecenin karanlığına hükmeden daha gür bir sesle bir kez daha "hoşt"ladım. Hayvan durakladı. Ve bir anda geldiğim tarafa doğru kaçmaya başladı. Diğer köpekler de aniden onu takip ederek bir anda o mekanı boşalttılar.

 

İnanamadım. Elim, ayağım titriyor. Ama müthiş bir ferahlama geldi. Orası boşalınca boşluğun köşe yaptığı yerden eve daha kestirme gideyim derken bir anda o köpekleri en başta görmeme engel olan binanın duvarının ardından dört köpek birdenbire fırlayıp diğer köpekleri takip ettiler. Bir an yine bir korku ama aynı anda ferahlama.

 

14 köpek varmış... Nasıl parçalayacaklarını hayal bile edemiyorum.

 

Benzer durum iki kez daha başıma geldi. Sonuncusunda yanımda çocuklarım vardı. O vakit biri 7 diğeri 3 yaşındaydı. Gündüzdü. 6 köpek arasından en iri olanı üzerime gelmeye kalktı. Havlayarak sindirmeye çalıştı. Diğerleri yine takipte. Ve ben yine daha yüksek şiddette bir sesle "hoşt"ladım. Üç sefer karşılıklı o havladı ben hoştladım. Onu bastırdım. Arkasını dönüp gitti. Diğerleri ise tembel tembel yerlerde uzanışlarına devam etti. 

 

Bir gün galip gelemeyeceğim. O gün parçalanırsam "sokaklar köpeklerindir" diyen İNSANSEVMEZLER (onlar kendilerine hayvansever diyor) ölümüm yahut sakat kalmam halinde Darwin'den ilhamla "doğal seleksiyon" mu diyecekler?

 

Onlar bizi parçalamadan biz onları itlaf etsek -ki kesinlikle öyle bir arzum da gayretimde olamaz; ben müslümanım- o vakit bu İNSANSEVMEZLER ortaya çıkacak sonuç için “doğal seleksiyon” der mi? Öyle ya! Onların çoğunun nazarında ”Düşünen hayvan”ız netice itibariyle!...

 

Ve’lhasıl-ı kelam

 

Şehirde başıboş köpek olmaz.

 

Onlar için daha uygun alanlar tahsis edilmeli.

 

İnsandan uzak...

Toplam Okunma Sayısı : 494