DELİ DUMRUL SİYASETİ

DELİ DUMRUL SİYASETİ

Dede Korkut hikayelerinin en bilineni olan Deli Dumrul'un kahramanı, kuru bir dere yatağına köprü kurmuş, geçenden 50 akçe, geçmeyenden zorla 100 akçe almıştır. Dünya tarihine baktığımızda büyük devletlerin ve uygarlıkların arasında yollar kurulduğu görülür. Dünya üzerinde zenginliğin oluştuğu verimli havzalar vardır. Çin, Hindistan, Mısır tarımsal üretimin ve buna bağlı olarak insan nüfusun ve zenginliğin yüksek olduğu büyük üretim havzalardır. Bu üretim merkezlerini merkez alan büyük devletler ve uygarlıklar gelişmiştir. Tarihte bu büyük üretim ve uygarlık merkezleri üzerinde büyük devletler hep var olmuştur. Ancak tarihte bu merkezler arasında oluşan yollar üzerinde de hep büyük devletler kurulduğunu görürüz.

Yollar üzerinde kurulan bu büyük devletler aslında birer üretim merkezinden güç almazlar, bu merkezler arası ticaretinin üzerinden vergi alarak yaşamlarını sürdürürler hatta bir çok kere oluşturdukları ordular ile üretim merkezlerini dahi tahakküm altına alırlar. Pers, Roma, Göktürk, Abbasi, Selçuklu, Cengiz, Timur, Osmanlı imparatorlukları hep bu yolların üstünde, yollardan beslenen devletlerdir.

 

İlk çağlardan beri Anadolu, İran, Mısır, Çin, Hindistan, Avrupa arasında bulunan yollar üzerinde büyük devletler oluşmuş, bu devletler hep bu yolları kontrol etmek için savaşmışlardır. Anadolu’da bulunan Opsidyen Taşı ilk çağlarda Mısıra kadar ihraç edilmiştir. Arkeolojik kazılarda bulunan ilkel kesici aletlerin en önemli maddesi olan Opsidyen Taşının mineral yapısı incelemeye tabi tutulduğunda bu taşların Anadolu’dan geldiği anlaşılmıştır. Daha sonra ortaya çıkan demir ve demiri daha kullanışlı hali tunçu elde etmek için gerekli bakır ve kalayın ile  çok değerli olan tuzun oluşturduğu ticaret, Anadolu, Lübnan, Filistin kara  ve deniz  yolları üzerinden olmuştur.

 

Mısır'ın ürettiği buğday ve papirüsün, Anadolu’da üretilen maden ve tuz ile değiştirildiği ticaret yolları için Hitit ve Mısır devletlerini arasında savaş çıkarmıştır. Çin’de üretilen ve Bizans’ta ve Avrupa'da çok talep gören ipek ticareti için Pers ve Göktürk devleti kapışmış hatta Persleri devreden çıkarmak için Göktürkler Karadeniz üzerinden yeni bir güzergâh açmak istemişlerdir.

 

Hindistan’dan getirilen baharatların çok talep edildiği Avrupa’ya ulaştırılması için yol boyunda kurulan bütün devletler birbirine girmiştir. Bu savaşların ana nedeni, ticaretten elde edilen vergi geliridir.  Yola hakim olan devlet büyük gelir elde etmektedir. Harzemşah devleti ile Moğol Hanı Cengiz’in bozuşması bile bir kervanın yağma edilmesi görünse bile ticaret yolunun elde edilmesidir.

 

Akdeniz’in her yüzyılda büyük devlet çıkarması bu denizin bir ticaret yolu olması nedeniyledir. Yoksa ne Akdeniz verimli olmayan balık yoğunluğu ile bu devletleri besleyebilir ne de verimsiz kıyı şeridinde üretilen çok kısıtlı tarım oluşan insanları ve büyük devletleri besleyebilir. Ancak her zaman büyük devletler Akdeniz etrafında oluşmuştur. Roma bu ticaretten beslenmiş ve gelişmiştir çünkü Akdeniz üzerinde düzenli ticaretin sürebilmesi, bu ticareti koruyacak büyük bir devletin bulunmasına bağlıdır. Yüzyıllar boyunca süren haçlı seferleri hep bu zenginlikleri ele geçirmek içindir. Ancak Haçlı seferleri ile bu seferde geçişi sağlayan Venedik'in büyük deniz filosudur. Savaşmadığı halde bu geçiş üzerinden nakliye ve ticaret yaparak en çok gelir sağlayan devlet Venedik olmuştur. Akdeniz ticaret yollarını kontrol eden Venedik ve Osmanlı güçlerini bu ticaretin getirdiği gelirler ile korumuşlardır. Batı Avrupa devletlerinin bu yollara alternatif aramaları ile buldukları yeni deniz yolları onların yükselmesine, Akdeniz ticaretinin gerilemesine yol açmıştır. Bu ticaretten gelir ve güç elde eden Venedik ve Osmanlı devletlerinin aynı anda güç kaybetmesine yine yolların değişmesi neden olmuştur.

 

Birinci dünya savaşının çıkmasının görünür sebebi bile Avusturya’nın, Bosna Hersek’te açtığı yolun doğurduğu rahatsızlıklardır. 

 

Bu kadar tarihi yol hikayesinden öğrendiğimiz ise ticaretin aktığı yollara sahip olmak için devletlerin her şeyi göze almasıdır. Sovyetler Birliği'nin dağılması ile başlayan, ABD'nin tek kutup olduğu, globalizmin sonunu getiren ise yine bir yol olmuştur. 2000 lerin başlarında güçlenen globaliz ve serbest ticaretin herkesi mutlu eden para bolluğu, 2013 yılında Çinin ortaya attığı “Bir Kuşak Bir Yol Projesi” ile bozulmuştur. Büyük güçler ve özellikle ABD dünya ticaretinin üzerindeki gücünü ve denetlemesini kaybedeceğini görerek bu projeyi kontrol etmek, yolun ortaya çıkaracağı geliri kendi üzerinden yapılmasını sağlamak için bu yolun geçmesi planlanan bütün güzergahlarda sıcak çatışmalar çıkarmış, Çin ile büyük bir bilek güreşine girişmiştir. Çünkü Çin'in geliştirmek istediği Kuşak Yol projesinin en büyüğü olan Orta Koridor ticareti denizden alıp yeniden kara yoluna yönlendirmektedir. Bu batının deniz yolları üzerinde kurduğu hegemonya ile elde ettiği güç ve gelire çok büyük bir tehdittir. 2013 yılından sonra kurdun dişine kan değmiş ve bütün dengeler alt üst olmaya başlamıştır. Dünyamızın bugün yaşadığı bütün karışıklık söz konusu yol ile doğacak gelirin kimler tarafından ne kadar paylaşılacağı kavgasıdır. Yollar o kadar önemlidir ki küresel ısınma ile kuzey kutbu erimeye başlayınca, eskiden buz kıran gemileri ile 2 ay geçit veren Bering Boğazı'ndan, Kuzey Buz Denizi'ne açılan Arktik Boğazı artık 4 ay normal gemiler ile geçişe izin vermektedir. Bu muhteşem bir fırsat doğması demektir. Çin ile Avrupa arasındaki yolun çok kısaltması anlamına gelen bu durum Ukrayna savaşı bahane edilerek arktik boğazını kontrol eden İsveç ve Finlandiya'nın Nato'ya alınmasını sağlamıştır. Yeni seçilen ABD başkanı Trump'un Grönland'ı istemesi, Kanada'ya 51 eyaletimiz olmalı demesi, bunun karşılığında Rusya'nın ABD ye Rus Çarlığı sırasında sattıkları Alaska'yı geri istemesi hep bu yeni yol üzerinde hegemonya kurarak oluşacak gelire çökme isteğinden kaynaklanmaktadır. Anlayacağınız tarihin her evresinde Deli Dumrullar olmuştur.

Toplam Okunma Sayısı : 3035