
TÜRK BİRLİĞİ YOLUNDA: İKİ BİLDİRİ BİR GERÇEK
Ömrümüzün büyük bir kısmı farklı alanlarda proje yapmakla geçti. Milli kimlik ve medeniyet inşası anlamındaki önemli organizasyonlar ise Mülkiye yıllarında Anadolu Yurdu’nda kalırken hayatımızın mihenk taşı oldu. Önce 12 Eylül sonrasında hiç yapılmayan Çanakkale Şehitlerini Anma programları ile başladık. İlk çalışmada Gençlik Parkı Solmaz Kılıçtepe Karakolunda nezarette başlayan maceramız 2005 yılında Çanakkale Savaşlarının 90. yıl uluslararası etkinliklerini (Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Ana Tanıtım Stratejisi) organize etmekle taçlandı. Ankara Kocatepe Konferans Salonunda başlayan Fetih gecelerimiz ise Petlas’ın katkılarıyla Anadolu turnesine bile dönüşmüştü.
Türk Otağı, Özgürköy, Türk Feneri, Bilgeler Köyü, Harput Tarih ve Kültür Parkı, Türk Edebiyatı Parkı, Mete’den Ata’ya Türk Tarih Müzesi gibi tematik çalışmalar yaptık. Bağımlılık tedavisi görenlerin sosyal uyum ve rehabilitasyonlarına yönelik Özgürköy projemiz en yakın bildiğimiz insanlar da alet edilerek çalındı ve sözüm ona bir üniversite tarafından ticari meta haline getirildi.
2019’da Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği ile yolumuz kesişti. Genel Sekreter olarak görev üstlendik. Çalışmalar yaptık. Bir tecrübe macerası sonunda sürdürülebilir, kalıcı, verimli ve marka sosyal projeler üzerinde çalışmaya karar verdik. Bunları da Birliğin 2022-2025 Stratejik Eylem Planı kitabında kayıt altına aldık.
Bunlardan biri, ilkini 2024 yılında Bursa Uludağ Üniversitesi ev sahipliğinde ‘Avrupa Türk Tarihi - Avrupalı Türkler’ temasıyla gerçekleştirdiğimiz Uluslararası Katılımlı Türk Dünyası Stratejik Araştırmalar Kongresi idi. Daha ikinci yılında 3 katına çıkan başvurular ve alanındaki tüm uluslararası kurum ve kuruluşlar ile ilgili kamu diplomasisi kuruluşlarının desteğini alarak markalaşma yolunda önemli bir adım atan kongre, bu gün artık çok önemli bir görevi yerine getirir hale geldi.
1 yıllık yoğun bir çalışmanın ardından 16-18 Mayıs 2025 tarihlerinde Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirdiğimiz 2. Uluslararası Katılımlı Türk Dünyası Stratejik Araştırmalar Kongresi’nin ana teması ‘Türk Devletleri ve Toplulukları Arasında İş Birliği İmkanları’ idi.
Kongre, “bütünleşik stratejik vizyon” yaklaşımıyla düzenlendi; 17 ülkeden, 70 üniversite, 16 kurum ve 3 strateji merkezinden 145 akademisyenin katılımı ile gerçekleştirildi ve 26 oturumda 104 bildiri sunuldu. Türk Devletler Teşkilatı, Türk Akademi, Türksoy, TİKA, YTB tarafından da desteklenen kongre 3 gün sürdü.
Şimdi bu kongrenin sonuç bildirisini ilgi ve bilginize sunmuş olalım. Lütfen üzerinde düşünerek okuyunuz:
Bildiriler; Türk Dünyasında Entegrasyon ve Diplomasi, Ortak Dil ve Kültür Çalışmaları, Tanıtım Stratejileri, Ekonomik İş Birliği ve Ticaret Fırsatları, Eğitim ve Bilimsel Araştırmalarda İş Birliği, Savunma Sanayi ve Güvenlik İş Birliği, Türk Dünyasında Güncel Sorunlar, Türk Dünyasında Sivil Toplum Kuruluşları ve İş Birliği İmkanları, Kültürel Mirasın Korunması ve Tanıtımı, Çevresel Sürdürülebilirlik ve İklim Değişikliği İle Mücadele, Türk Dünyasında İletişim Dili ve Medya Stratejileri, Dijital Dönüşüm, Yapay Zeka, Veri Yönetimi ve Teknolojik İş Birliği başlıkları altında toplanmış, üzerinde müzakereler yapılmış ve aşağıdaki kararlar tavsiye edilmiştir.
- İlgili kurumların parçalı, stratejik değeri olmayan çalışmalara destek vermek yerine, stratejik değer üreten, eylem oluşturucu, ufuk açıcı çalışmalara daha çok destek vermesi sağlanmalıdır.
- Yüzyıllar boyunca dalgalar halinde Anadolu’dan ya da Anadolu’ya gelmeden önceki yurtlarından çıkarak Ortadoğu, Afrika ve Avrupa’nın çeşitli bölgelerine yerleşmiş Türk topluluklarının izleri sürülmeli, başta Suriye, Filistin, Lübnan, Irak, İran olmak üzere tüm coğrafyalardaki Kayıp Türklerin tespiti, izlenmesi, güncel sorunlarının müzakeresi, uzun devreli gelişim planları çerçevesinde kapasite inşasının oluşturulması sağlanmalıdır.
- Siyasi diplomasi, kamu diplomasisi, kültürel diplomasi ve sivil diplomasinin birbirini destekleyen, bütünleşik, pratik, veriye dayalı, sonuç odaklı bir koordinasyonla yeniden ele alınması ve tarafların koordinasyonu sağlanmalıdır.
- Halktan-Halka Diplomasi: Yerel yönetimler, diasporalar ve düşünce kuruluşlarını buluşturacak “Türk Dünyası Sivil Forumları” yılda bir kez rotasyonla düzenlenmeli; TDT Genel Sekreterliği altında bir STK Koordinasyon Masası kurulmalıdır.
- Milletimize yönelik geçmişte olan soykırım ve yoketme eylemleri konusunda uluslararası hafıza oluşturacak çalışmaların başlatılması; Tripoliçe, Kıbrıs, Bosna, Hocalı katliamları ile ilgili somut projelerin hayata geçirilmesi tavsiye edilmektedir. Filistin, Doğu Türkistan, Kırım, Keşmir gibi bölgelerde halihazırda devam eden insanlık suçlarının tanımlandırılması, hukuki alt yapısının doldurulması ve uluslararası kamuoyunun dikkatinin çekilmesi çalışmaları hızlandırılmalıdır.
- Zengezur Koridoru & Orta Koridor: Azerbaycan-Nahçıvan-Türkiye kara bağlantısını kesintisiz kılacak Zengezur Koridoru’nun, 2027 sonuna kadar çok taraflı güvenlik-finansman modeliyle inşa edilmesi gerekmektedir. Koridor; TDT lojistik ağının çekirdeği olacak, Orta Koridor’un (Çin-Kazakistan-Hazar-Türkiye-AB) taşıma süresini %30 kısaltacaktır.
- KKTC’nin, TDT’na tam üye yapılması yoluyla da olsa Türk Devletleri tarafından tanınması sağlanmalıdır.
- Ortak Dış Politika Eğitimi: Genç diplomatlar için Ankara-Astana-Taşkent dönüşümlü “Türk Dünyası Diplomasi Akademisi” 2026’dan itibaren faaliyete geçmelidir.
9. Ortak Dijital Pazar & CBDC: 2025-28 döneminde regülasyon uyumu, gümrük veri standardizasyonu ve blok-zincir tabanlı TDT Ortak Ödeme Sistemi (Çok Taraflı CBDC Ağ Geçidi) kurulmalıdır.
- Koridor Diplomasisi: Türkiye’nin “Kalkınma Yolu” ve “Zengezur” projelerinde lojistik-siyasi istikrar sağlayıcı rolü vurgulanmalı; koridorlar için risk-senaryolu mekânsal analiz merkezleri kurulmalıdır.
- Yaratıcı Ekonomi & Ortak Markalaşma: Film-dizi, oyun, moda ve dijital sanatlarda ortak marka lansmanı yapılmalı ve 2030’da yaratıcı endüstrilerin TDT GSYH payının %4-5’e çıkarılması hedefi ortaya konmuştur.
- Orhun Değişim Programı 2.0: 2028’e dek en az 5 000 öğrenci-akademisyen hibeli değişim; ortak ders havuzu (Türk Tarihi, Ortak Edebiyat, Dijital Ekonomi) ve karşılıklı diploma tanıma süreçleri dijital platforma taşınmalıdır.
- Türkiye’nin Yüksek Öğrenim konusundaki uluslararasılaşması, Türk Dünyasının geleceğine yön verecek entellektüel kapasitenin artırılmasına yönelik her türlü çaba desteklenmeli, Türk soylu öğrencilerin Türkiye’deki üniversitelerde eğitim görmesi kolaylaştırılmalı ve harçlarının Türk vatandaşları ile eşitlenmesi sağlanmalıdır.
- Ortak Alfabe ve Öğretim Materyalleri: 2026-27 öğretim yılında TDT üyelerinin ortaöğretim müfredatına “Türkçe Ortak Alfabe” deneme programı girmeli; çevrim-içi kelime bankası ve ses-veri tabanı TÜRKSOY koordinasyonunda hazırlanmalıdır.
- Türk Devletlerinin Dil Kurumları arasında yüksek nitelikli bir koordinasyon sağlanmalıdır. Ortak dil konusunda Türk Dili uzmanlarının geliştirilmesi ve artırılması sağlanmalıdır.
- Nevruz, Hıdırellez gibi ortak kültür varlıkları Türk orta öğretiminde ‘önemli günler ve haftalar’ çerçevesinde ele alınmalı ve ortak bir değerler manzumesi oluşturulmalıdır.
- Mükemmeliyet Merkezleri: Yapay zekâ, savunma teknolojileri ve iklim-tarım odaklı üç bölgesel Ar-Ge merkezi (Ankara, Almatı, Taşkent) eş-finanse edilmelidir.
- Türk Dünyası Savunma Sanayi Konsepti: Ankara merkezli Savunma Sanayi Başkanlığı, Ar-Ge Merkezi ve 1 milyar USD başlangıç sermayeli Savunma Fonu 2026’da kurulmalıdır. İnsansız sistemler, hipersonik platformlar ve siber savunma öncelikli Ar-Ge alanları oluşturulmalıdır.
- Europol Modeli Polis İş Birliği: Sınır-ötesi suçla mücadele için ortak veri tabanı (Interpol-ISO27001 standardında) ve birleşik hızlı müdahale usulleri devreye sokulmalıdır.
- Yıllık “Turan Defence EXPO”: 2027’den itibaren dönüşümlü ev sahipliğiyle savunma fuarı ve TDT-TEKNOFEST yarışmaları düzenlenmelidir.
- Birleşik Müze Kartı & Ortak Kültür Rotası: Ziyaretçi verilerini paylaşan dijital kart sistemi ve “Ortak Kültür Rotası” (İstanbul-Semerkand-Bakü-Bişkek, Almatı, Saray Bosna gibi) 2026 turizm sezonuna yetiştirilmelidir.
- Nasreddin Hoca Bellek Merkezi ve Diğer İyi Uygulamalar: Ortak mizah-folklor projeleriyle kültürel diplomasi yumuşak güç aracı olarak kurumsallaştırılmalıdır.
- Ortak Nüfus & Göç Politikaları: Türkmen diasporası, Suriye-Irak Türkmenleri ve Batı Trakya topluluklarının haklarının savunulması için veri tabanı, burs ve yeniden yerleşim destekleri geliştirilmelidir.
- Krize Duyarlı Stratejiler: Kıbrıs, İran, Kırım, Doğu Türkistan ve Balkanlar başta olmak üzere jeopolitik gerilim alanlarında kültürel bellek oluşturma ve çok-taraflı arabuluculuk girişimleri desteklenmelidir.
- Eylem Planı: Yukarıda belirtilen alanlarda özel projeler geliştirilerek, ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yoluna gidilecektir.
- Denetleme Mekanizması: Alınan kararlar ve bağlantılı projeler 2025-2030 Stratejik Eylem Planı Çalıştayında detaylandırılacaktır.
- Sürdürülebilir Yönetim: Sivil toplum kuruluşları ve akademinin enerjisini devletlerin stratejik hedefleri ile buluşturarak, doğru analizler yapıp kararları operasyona dönüştürmek esas olacaktır.
Bu karar ve tavsiyeler, kongreye katılan akademisyenler, uzmanlar ve stratejistlerce tartışılarak, oy birliği ile kabul edilmiş ve uluslararası kamuoyuna saygıyla ilan edilmiştir.
Kongrenin hemen arkasından Türk Devletler Teşkilatı gayriresmi toplantısını Macaristan’da gerçekleştirdi. Üstelik de Avrupalı Türkler’in Merkezi sayılabilecek bir yerde.
Şimdi de kongremizde de bildiri sunan Dr. Selahattin Emre Karslı’nın TDT Budapeşte Gayriresmî Zirvesi Bildirisi özet ve analizini dikkatinize sunalım:
Aşağıdaki konular ele alınarak; önemli temalar ve vurgular öne çıkartıldı.
Türk Devletleri’nin dünya medeniyetine katkısı ve “Türk Dünyası Vizyonu 2040” hedefleri vurgulanarak, “Nahçıvan Anlaşması”na ve “Türk Dünyası Şartı”na bağlılık teyit edilerek tarihî ve simgesel bağlar yinelendi.
TDT’nin kurumsal kapasitesinin artırılması (personel ve bütçe artışı) onaylanarak, Macaristan gibi gözlemci ülkelerin artan katılımı ve ev sahipliği öne çıkarılarak kurumsal güçlenme ve iş birliği sağlandı.
Gazze’deki insanî durum ve Filistin’e destek vurgulanarak, Kıbrıs Türklerinin haklarına destek yinelenerek, Suriye ve Afganistan konularında ortak duruş ve istişare mekanizmalarının kurulması benimsenerek, dış politika ve bölgesel gündemler belirlendi.
Terörizm, siber suçlar ve sınır aşan suçlarla mücadele için ortak istişare ve strateji çağrısı yapılarak, savunma sanayinde çok taraflı iş birliği teşvik edilerek güvenlik ve savunma konularında yeni adımlar atıldı.
Türk Yatırım Fonu’nun operasyonel hale gelmesi vurgulanarak, e-Permit ve Basitleştirilmiş Gümrük Koridoru gibi lojistik dijitalleşme adımları benimsenerek, tarım, ticaret ve yatırımda regülasyon ve standardizasyon alanlarında eşgüdüm planlanarak ekonomi, yatırım ve ulaşım konularında iş birliği adımları atıldı.
COP29’daki Azerbaycan ev sahipliği ve “Bakü İklim Birliği Paktı” takdir edilerek, “Yeşil enerji koridorları” ve sıfır atık vurgulu çevresel stratejiler desteklenerek yeşil kalkınma ve iklim politikaları belirlendi.
Nevruz’un TDT çatısı altında kutlanmasına karar verilerek, UNESCO ve uluslararası platformlarda ortak kültürel adaylıklar gündeme alınarak, Türkologlar Kongresi ve kültürel mirasın korunması öne çıkarılarak kültür, gençlik ve eğitim konuları güncellendi.
2025 yılı “TDT Ülkelerinde Temel Sağlık Hizmetleri Yılı” ilan edilerek, tıp eğitimi, acil tıp ve sağlık diplomasisinde iş birliği öne çıkartılarak sağlık ve sosyal gündem belirlendi.
Ayrıca olası politika değişiklikleri ve gündemdeki adımlar hakkında ipuçları verildi:
TDT Sekretaryası için bütçe ve personel artışı ile iş yüküne paralel kurumsallaşma planının yürürlüğe konması ve yeni “Afganistan Çalışma Grubu” ile ortak dış politika vizyonunun genişletileceği konusu kurumsal genişleme ve etkinleştirmeye işaret ediyor.
E-Permit sistemi ve Basitleştirilmiş Gümrük Koridoru gibi uygulamalar, dijital ekonomi ve sınır geçişlerini yeniden yapılandırılması konusu ile uyumlaştırılmış ulaştırma düzenlemeleri, ortak dijital platformların kurulmasının gündeme getirilmesi dijitalleşme ve lojistik reformuna işaret ediyor.
Yeşil enerji ve iklime dayanıklı altyapı projeleri bölgesel öncelikler arasında üst sıralara taşınması, COP29 sonrası Azerbaycan ve Kazakistan’ın iklim diplomasisinde öncü rolünün desteklenmesi ise iklim ve enerji politikalarındaki yaklaşımları gösteriyor.
Çok taraflı savunma sanayi projelerinin potansiyel olarak ortak AR-GE ve üretim girişimlerine dönüşebilmesi konusu ve ortak güvenlik istişareleri ile terör ve siber tehditlere karşı stratejik birlik planlanması savunma sanayi ve güvenlik iş birliği konularını somutlaştırması anlamına geliyor.
Nevruz’un kurumsal kutlaması ve Aziz Sancar’a verilen ödül, kimlik politikalarının güçlendirildiğini gösteriyor. TÜRKSOY, UNESCO ve BM bünyesinde eşgüdüm, kültürel dış politika ekseninin gelişeceğine işaret ediyor.
Sonuç olarak; TDT Budapeşte Zirvesi Sonuç Bildirisinin, Türk Dünyası’nı hem kurumsal hem de işlevsel olarak uluslararası alanda daha görünür ve etkili hale getirmeyi hedefleyen kapsamlı bir strateji belgesi niteliğinde olduğunu ifade ediyor sayın Karslı. Zirvede alınan kararlar, sadece kültürel bir birliktelik değil, aynı zamanda lojistik, dijitalleşme, savunma, enerji ve iklim diplomasisi gibi alanlarda entegrasyon vizyonu sunmaktadır, olası politika değişiklikleri, bu alanlarda ortak ajanslar, ortak protokoller ve bölgesel stratejiler olarak şekillenebilir, diyor.
Ve sonuca gelelim:
Organizasyonun adının da gereği olarak ‘stratejik yaklaşımlar’ ile olaylara yeni bakış açıları getiren ve bu yılki konusunu da ‘Türk Devletleri ve Toplulukları arasında Stratejik İş Birliği İmkanları’ olarak belirleyen bu büyüklükte bir kongrede çok önemli iki husus başarılmıştır.
Birincisi çok az kongrede gerçekleştirilebilen ve Türk akademisinin hiç alışık olmadığı bir şekilde, kongre bildirileri öncesinde eksiksiz olarak toplanmış ve BİLDİRİ KİTABI kongre ile birlikte yayınlanarak ilgililerin hizmetine sunulmuştur. Yaklaşık 800 sayfalık bu eser, geçen yıl ki bildiri kitabı ile birlikte Türkiyat kütüphanelerinin önemli bir boşluğunu doldurmuştur.
İkincisi; yayınladığı sonuç bildirisindeki bir çok madde ve kongrede işlediği bir çok konu Türk Devletler Teşkilatı’nın kongreden hemen sonra gerçekleştirilen gayriresmi zirvesi sonrasında zirve kararları olarak ilan edilmiştir. Ve zirvede Türk Devletleri Stratejik Ortaklık, Ebedi Dostluk ve Kardeşlik Antlaşması taslağının hazırlanması kararı alınmıştır.
Bütün bunlar, aslında yaptığımız çalışmanın ne kadar da gerçekçi, verimli, stratejik ve sürdürülebilir olduğunu ortaya koymaktadır. Akıl için yol birdir kadim gerçeğini bir kez daha doğrulayan bu çalışma, devletimize ve Türk medeniyeti anlayışına müzahir bir organizasyonun kamu dışı kurumlarca yani bir STK tarafından gerçekleştirilebileceğini de ortaya koymuştur.
Türk Devletleri Teşkilatı’nın sivil tabanını oluşturma, uluslararası kültürel iş birliği çalışmalarına destek verme, sivil diplomasiyi ve kültürel diplomasiyi siyasi diplomasinin öncüsü kılma çabası alanında üst çatı kuruluşu olan Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği’ne çok yakışmıştır.
Gayriresmi Zirve bildirisinde kimsenin dikkatini çekmeyen bir konuyu da dillendirerek belki de çalışmaları bu noktaya evirmek gerektiğini de vurgulamış olalım. Bildirinin en sonunda aynen şu cümle geçiyor: ‘Budapeşte’de 21 Mayıs 2025 tarihinde Azerbaycan Dili, Kazakça, Kırgızca, Türkçe ve Özbekçe dillerinde imzalanmıştır.’
Ortak Türk alfabesinin ilan edildiği, ortak alfabe ile eserlerin yazılmaya başlandığı böyle bir dönemde, bildirinin bu cümle ile bitmesi konunun hassasiyetinin farkında olanlar için elbette üzücü, moral bozucudur. TÜRK kavramı altında birleştirilmeye çalışılan bu kadim toplulukların dilinin Azerbaycan Türkçesi, Kazak Türkçesi, Kırgız Türkçesi, Özbek Türkçesi gibi bir yaklaşımla ifade edilmesi yerine hala ayrıştırıcı bir dilin kullanılabiliyor olması muhtemelen eski diplomatik yazım alışkanlıklarına dikkat edilmemiş olması ile izah edilebilir. Ya da bilinç, farkındalık, irfan ve ferasetin yerleşik ve yaygın hale getirilebilmesi için daha çok çalışmak gerektiği gerçeğini en acımasız şekliyle ortaya koyalım. Belki de kongremizin sonraki konuları, ortak kültür, ortak dil, diplomasi, Türkistanlılık merkezli yeni kimlik inşası olmalı.
Toplam Okunma Sayısı : 578